2 Nisan 2015 Perşembe

Ağbaba'nın Yeniden Kurulması

Karapapakların Kars ve civarına yerleşmesini sağlayan, onları düzenli bir bölgesel güç haline getirip devlet hizmetine sokan Karslı Hatunoğulları Hanedanıdır.  Ninetkim XIX. Yüzyıl başlarından sonlarına kadarki bilgiler de bu doğrultudadır. Karapapakların yaşadığı bölgeler göz önüne alınırsa bu sahadaki güçlü kimselerin mühim bir kısmının Hatunoğulları’ndan oldukları tespit edilebilmektedir. [1]

Hatunoğulları ve dolayısı ile Mustafa Paşa, bilhassa Rus sınırına yakın Şöreyel-Ağbaba hattının yerel gücüydü. Hatta bu ailenin asıl arazisi Şöreyel Kazasına tabi eski bir kale olan Magazbert kışlağındaydı ve burada sürüleri ve çobanları bulunmaktaydı. Mustafa Paşa’dan evvel Hatunoğulları’nın önemli üyelerinden Kars Muhafızı iken Osmanlı askerinin Ruslar tarafından yenilmesinden sorumlu tutularak idam edilen Mehmet Paşa ile kardeşleri Karabey ve Çakırbey (=Çakalbey) de vardır. Bunlardan başka adları anılması gereken önemli Hatunoğulları vardır.  Kurt İsmail Hakkı Paşa, babası Şerif Ağa, oğlu Ahmet Zülkifil Paşa (Sultan Abdülaziz’in kızı Saliha Sultan ile evli), ağabeyi Şöreyel Kazası Müdürü Medet Ali Bey, Medet Ali Bey’in oğlu Yusuf Ziya Paşa, Ağbaba’yı kalkındıran Mahmut Paşa ailenin önemli üyeleridir. 
Kırım Savaşı yıllarında Kars Sancağı Mutasarrıfı Takiyeddin Paşa 1828 – 1829 Osmanlı-Rus savaşında dağılan oldukça verimli olmasına rağmen boş ve harabe halinde duran Ağbaba’nın 1859’da yeniden kurulması için, devletin kabul ve taahhüt ettiği bazı şartlarla, Hatunoğlu Mahmut Bey’i görevlendirmişti. 

Mahmut Bey’in talimatları doğrultusunda Ağbaba’nın yeni bir kaza olabilmesi için buraya komşu kazalardan ve yakın çevreden Karapapak Türkü nüfusu getirtilmiş, iskân ettirilmiştir. Yeniden köyler kurdurmuş, binalar inşa ettirmiş, sağda solda gizlenmiş nüfus kaydı olmayan ahaliyi kayıt altına aldırmıştır. Tüm bunları yaparken sahip olduğu varlıklarını harcamış ve üstüne borçlanmıştır. Mahmut Bey bu işleri görürken kendisine vaat edilenlerin hiç biri yerine getirilmemiş ve mağduriyetine sebep olmuştur. Mahmut Bey yapılanların yerinde tespiti için keşif yapılmasını, kendisine verilen bu görevin bir resmiyete dökülmesini veya Kars-Erzurum taraflarında askeri bir görev verilmesini ve borçlarının silinmesini istemiştir. Hatunoğlu Mahmut Bey’in keşif isteği kabul edilmiş, Tophane Meclisi Başkanı Mehmet Selim Paşa ile birçok subay bölgeyi gezerek hazırladıkları ayrıntılı raporu Seraskerliğe (Şimdiki Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı) sunmuşlardır. 

Aşağıda bazı bölümleri aktarılan rapor, Hatunoğlu Mahmut Bey, onun ailesi, bölgedeki Karapapaklar ve bölge tarihi açısından önemlidir. [2]

“Ağbaba adlı yere varılarak buranın dört yanı dolaşılmış ve haritası hazırlanmıştır. Buranın bir tarafı sınır üzerindeki Şiş Tepe, Küçük Yetimler, Büyük Yetimler ve Gül Dağı denilen tepelerdir. Öbür tarafı Şüregel, kazası yakınında bulunan Daşgiri ve Haşhaş’tır. Bir diğer yanında Zaruşat Kazası yönünde Kıraç ve Karlı Süleyman adlı yerler vardır. Öbür tarafında da Çıldır Kazası yönündeki Tarab adlı yer bulunmaktadır. Dört tarafı tarif edilen Ağbaba'nın uzunluğu altı, genişliği dört saat olup, sathının tamamı yirmi dört saatte dolaşılabilecek bir arazidir. 
Bu alan iki yüz yıldan fazladır elli dört (54) köylük mamur bir kaza iken harabe haline gelmiştir ve harap evlerin duvar kalıntıları halen mevcuttur.

Şimdi Urfa Sancağı Mutasarrıfı olan Kars Sancağı Eski Mutasarrıfı Takiyeddin Paşa'nın hayırlı bir hizmeti olarak, buranın şenlendirilmesi, Kars Sancağının kadim hanedanından Hatunoğulları adıyla bilinen aileye mensup Mahmut Bey'e tahsis edilmiştir. Mahmut Bey’in 25 Mayıs 1858 (11 şevval 1274) gününden başlayıp bugüne kadar devam edilen aralıksız gayretleri sonucu, şu anda Ağbaba Kazasında yirmi iki (22) köy imar edilmiş ve buraya 966 nüfuslu 503 hane toplanmıştır. Bunların 20.000 civarında koyun, sığır ve sair hayvanları vardır. Sözü edilen hanelerin 421 hanesi Rusya tarafından, otuz yedi (37 ) hanesi Ardahan, Çıldır, Zaruşad ve Şöregel kazalarından (ki bunların çoğu zaten dört-beş yıl önce Gürcistan, Borçalı ve Revan taraflarından gelmişlerdir) ve kalan kırk sekiz (48) hanesi de adı geçen kazaların resmi yazımlarında gizlenen nüfusundan (nüffüs-i mektüme) olup Karapapak denilen Terekeme taifesindendir. Bunların nüfus defterlerine kayıtlı olduğu varsayılsa bile, tabiatıyla asker hissesi alınmamakta ve hepsi yurtluk sahibi olmayıp fakir kişilerden oluştuğu için Ağbaba'nın geniş ve verimli topraklarının belgesi onlara parasız olarak verilmiştir. Rusya tarafından gelenlerin ise, sırf Osmanlı adaletine sığınmak ameliyle gelmiş kişiler olduğu tahkikat neticesinde ortaya çıkmıştır.

Bahsedilen ahaliye verilen 150 kadar tapu senedinin İstanbul'dan gelmesine kadar mahalli idare tarafından bunlara geçici tapu senetleri verilmiştir. Verimli, su, mera ve otlakları çok geniş olan bu arazi nüfusu kalırsa, Rusya tarafından Gümrü'nün çoğu yeri çayır ve ottan yoksun olduğu için, bundan önce olduğu gibi şimdi de yaz ve kış mevsimlerinde hayvanlarının buranın otlaklarında otlatılarak ileride Rusya'nın mülkiyet iddiasına neden olabilir. Ayrıca nüfusun kalması halinde bu bölgenin haydut, hırsız ve haydut olacağı da aşikârdır. Şiştepe adlı yerde Gümrü'ye giden Tiflis yolu boyunca sıradan yapılacak karakollar ve buralara konulacak tımarlı askerler, herhangi bir askeri harekât halinde kolaylıklar sağlayacak ve sınırın korunmasında büyük faydaları olacaktır. Ayrıca, bir yıllık süreçte yapılanlar sonucunda devletin hazinesine 65.000 kuruş gelir sağlanmış olması, buranın kalkındırılmasının faydalarını göstermektedir. Şimdiye kadar yapılanların hem şimdi hem de gelecek açısından gerekli olduğu ve olacağı tahkikatla anlaşılmıştır.[3]

Tophane raporuna göre Hatunoğlu Mahmut Bey’in hizmet ve çabaları devletin yararına ve gereği yerine getirilmelidir. Meselenin tahsis edildiği Meclis-i Vala'da [1] da benzer karar alınmış ve bazı teferruatla Sadrazamlığa şimdiki Başbakanlığa) iletilmiştir. Mahmut Bey’in 1.000 kuruş aylıkla Ağbaba Kazasına müdür tayini ve yaptıklarının devamının sağlanması yolundaki kararı değerlendiren Sadrazam, kazanın sivil ve mali işlerinin çözümü için Kars Sancağı Mutasarrıfı Şerif Paşa'ya emir yazılmasını arz etmiş ve aynı yolda padişah emri çıkarılmıştır.


Kaynakça:

[1] Selahattin Tozlu, Karapapaklar Hakkında Bazı Notlar-1, sayfa 95
[2] Selahattin Tozlu, Karapapaklar Hakkında Bazı Notlar-2, sayfa 94-96
[3] Selahattin Tozlu, Karapapaklar Hakkında Bazı Notlar-2, sayfa 95, “İrade Meclis-i Vala’nın*  17 Aralık 1859 tarihli müzakere kararı ile Sadrazamın 31 Aralık 1859 tarihli arzı üzerine 2 Ocak 1860 tarihinde çıkarılan sözlü Padişah emri”

*II. Mahmud döneminde ıslahat hareketlerinin gerektirdiği yeni nizamnameleri hazırlamak, memurların muhakemesiyle meşgul olmak, gerek görülen devlet işlerinde oy vermek üzere 1837 yılında kurulan meclisin adıdır. Tanzimat'tan sonra işlerin çoğalması sebebiyle "Meclis-i Ali-i Tanzimat" ve "Meclis-i Ahkam-ı Adliye" birleştirilerek yine "Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye" adı altında bir meclis oluşturulmuş ve bu meclis idare, tanzimat, adliye adlarıyla üç kısma ayrılmıştır. İdare kısmı mülki ve mali işlerle, tanzimat kısmı kanun ve nizamnamelerin tedkik ve düzenlenmesiyle, adliye kısmı da bazı davalarla meşgul olmuştur. 1867 tarihinde bu meclis tekrar "Divan-ı Ahkam-ı Adliye" ve "Şura-yı Devlet" olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder